ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE GELİŞİM VE ÖĞRENME
Haluk Yavuzer’in (1987:112) belirttiğine göre orta çocukluk dönemi kızlarda 6-11 yaş, erkeklerde ise 6-13 yaşlarına denk gelir. Dönemin başlarında dengesiz ve olumsuz bir gelişim dikkatimizi çeker. 7 yaşından itibaren giderek düzenli ve dengeli bir dönem başlar.
Gülbahar Gül (2000:61) 7-12 yaş arasında yer alan ve ilkokul yıllarına denk gelen bu dönemde, ben-merkezci konuşma ve düşüncenin önemli ölçüde azaldığını, çocuğun bilişsel güçlüklerin üstesinden gelmeye başladığını söyler.
A. BEDENİN VE HAREKETLERİN GELİŞİMİ:
Ümran Korkmazlar (1995:75)bu dönemde fiziksel gelişimin önceki yaşlara göre daha yavaş olduğunu belirtmiştir. Değişmeler yavaş olduğu için de çocuk hareket (motor) becerilerini daha iyi şekilde kullanmayı ve kontrol etmeyi öğrenir.
Çocuğun fizyonomi ve fizik görünümünde de değişiklikler olur. 6 yaşla beraber çocuğun süt dişleri dökülür. Dönemin sonlarına doğru kızların vücut hatları yuvarlaklaşır,kalça ve göğüs bölgesinde yağ birikimi başlar. Erkeklerin vücutları daha güçlü bir görünüş kazanır. Çene, göğüs ve boyun hatlarının yuvarlaklaştığı görülür. (Haluk Yavuzer 1987:117)
Gülbahar Gül (2000:31) çalışmasında 7 yaşındaki erkek çocuklarının ortalama olarak 127 cm. boyunda olduklarını ve on yaşlarına geldiklerinde ise 138 cm.’e ulaştıklarını belirtmiştir. Bu çağdaki kızlar erkeklerden ortalama 4-5 cm. daha kısadırlar.
B. KAS VE İSKELET SİSTEMLERİ:
Ü. Korkmazlar (1995:76) ilkokul döneminde fiziksel büyüme-gelişmenin yavaş fakat kas dokusu gelişiminin hızlı olduğunu belirtmiştir. Fakat kasların işlevleri henüz tam değildir. Çocuk bu yüzden uzun süre bir yerde oturamaz ve hareketlerinde bir uyumsuzluk, ahenksizlik söz konusudur. Erken çocuklukta kemikler yumaşaktır ve kıkırdaktan oluşur. Okul çağında kemikler sertleşir. İskelet sistemi kemikleşme odakları (merkezleri) üretmeye devam eder. Kemikleşme fosfor ve kalsiyum mineralleriyle gerçekleştiği için bu minerallere gereksinimi fazladır. Kemik gelişimi işlemi 20 yaşına kadar devam eder.
C. HAREKET BECERİLERİNİN GELİŞİMİ:
Ü. Korkmazlar (1995:76) bu dönemdeki çocukların büyük kas hareketlerini gerektiren, güç ve enerji sarfedilen aktivitelere katılmaya istekli olduklarını belirtmiştir. Çocuk bu devrede çok hareketli ve canlıdır. İlgisi evden sokağa kaymıştır.
G. Gül (2000:31) motor yeteneklerde, okul öncesi döneme oranla her iki cinste de gelişmelerin olduğunu söylemektedir. İlkokul çocukları rahatlıkla koşar, tırmanır. Özellikle ilkokulun ilk üç yılında yürüme, koşma gibi kaba motor kontrolünü gerektiren becerilerinin gerçekleştirilmesinde hiçbir sorun olmamasına karşılık, özellikle erkek çocukların ince motor kasların koordinasyonunda sorunları vardır.
Ancak Ü. Korkmazlar (1995:76-77) küçük kas becerilerinde yaşla artan düzenli ve sürekli bir gelişme söz konusudur der. Örneğin 6 yaşındaki çocukların %35’i düğüm yapabilirken, 7 yaşındaki çocukların %69’u, 9 yaşındaki çucukların %94 düğüm yapabilmektedirler. Çocuklar kollarını, omuzlarını,bileklerini, parmaklarını kontrol edebilmeyi öğrenirken, el-göz ilişkisi de gelişir. Bu gelişim yazma, boyama, hamurla oynama, makas kullanma faaliyatlerini daha iyi yapmalarını sağlar.
D. YAZI YAZMA:
İlkokul 1. sınıfta çocuklar yazı yazmayı öğrenecek gelişim düzeyine erişirler. U. Korkmaz (1995:77) yazı yazmanın küçük kas hareketlerinin kazanılmasıyla ilişkili olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden çocuklara yazı yazmayı öğretmeden önce bazı grafik desenlerin çizdirilmesi faydalı olur.
G. Gül’ün (2000:31) daha önce de belirttiği gibi özellikle erkek çocukların ince motor kasların koordinasyonunda sorunları vardır. Bu nedenle çok uzun süreli kalem tutma ve küçük puntolarla yazı yazmayı gerektiren ödev ve okul çalışmaları okula karşı olumsuz bir tutum geliştirmelerine neden olabilir.
Desenleri kopya etmek zihinsel bir işlemdir. U. Korkmazlar (1995:77) çocukların bu desenleri kopya ederken, görsel düşünme ile elle düşünme arasındaki zihinsel integrasyonu güçlendirdiklerini söyler. Bu sayede çocuğun el-kol ve göz hareketleri ilişkisi üzerinde kontrolü gelişir.
Bu çalışmalar sayesinde ilkokulun II. yarısına gelindiğinde ince motor kasların kontrolü büyük ölçüde başarılıdır. G. Gül (2000:31) buna bağlı olarak çocukların ayrıntılarla uğraşmayı gerektiren işlerden (el sanatları, müzik aleti çalma vb.) hoşlanmaya başladıklarını söylemektedir.
E. BEDENSEL YAPISI VE KİŞİLİK GELİŞİMİ:
Ü. Korkmazlar (1995:7
ilkokul çocuğunun fiziksel varlığının farkına vardığını belirtmiştir. Çocuk sadece beden gelişiminin değil çeşitli hareket becerilerinin etkinliğinin arttığını farkeder, bunu farettikçe benliği gelişir. Gordon’a göre benliğin yeterli olması demek, çocuğun giyinmeyi, yıkanmayı, ayakkabı bağlamayı yani diğer çocukların yapabildiklerini yapabilmesidir. Diğerlerinin yaptıklarını yapabilme, çocuğun benlik imajını etkilemektedir. Çünkü çocuklar bu dönemde kendilerini diğer çocuklarla kıyaslarlar.
G. Gül’e (200:87) göre bu dönemde çocuklarda çalışma isteği yaratmak ve onlara başarı duygusunu tattırmak büyük önem taşır. Çocukların yaptıkları işleri takdir eden, başarılı olabileceği alanlarda kendini sınamasına olanak veren anne-baba ve öğretmenler, bu gelişim döneminde yeralan başarılı olmaya karşı aşağılık duygularına kapılma karmaşasının üstesinden gelinmesinde çocuğa yardımcı olurlar. “Ben başarılıyım.” inancı ile kişilik gelişimi olumlu olarak etkilenmiş çocuk, bir sonraki gelişim dönemine güvenle girer. Aksi halde kendisini yeteri derecede başarılı olarak algılamayan, yaptıkları işler ve çalışmalar çoğunlukla akranları ve yetişkinler tarafından onaylanmayan çocuklar aşağılık duygusunun çekirdeklerini kişilik yapısına eklemiş olurlar.
F. AHLAKİ GELİŞİM:
G. Gül’ün (2000:113) belirttiğine göre insan zekasının temelinde yatan zihinsel işlemlerin yaşa bağlı devreler boyunca geliştiğini açıklayan Piaget, ahlak gelişiminin de bu gelişime paralel bir oluşum gösterdiğini ortaya koymuştur. Ahlak gelişimi bireyin doğru, yanlış davranışları bilinçli olarak benimsemesiyle gerçekleşir. Kabul gören davranışlar iyi, görmeyenler ise kötüdür. U. Korkmazlar’a (1995:80) göre 8-9 yaşından önce çocuklar kuralların nedenini bilmeden öğrenirler. 9-10 yaşından itibaren kuralların nedenlerini ve anlamlarını öğrenirler.
Piaget, ahlaki gelişim ile bilişsel gelişim arasında bir paralellik kurarak, soyut işlemler dönemine doğru ilerledikçe, çocukların dışa bağlı dönemden, özerk döneme geçtiklerini ifade etmiştir. Dışa bağlı dönemde çocuk yetişkinler tarafından konulan kuralları sorgulamadan kabul eder. Özerk dönemde ise çocuklar başkalarının değerlendirmelerinden çok kendi yaptıkları değerlendirmeye uygun davranmaya başlarlar. Piaget özerk döneme geçiş için kesin bir yaş sınırı vermemekle birlikte, ilkokul son sınıfa doğru (10-11 yaş
çocukların ahlaki değerlendirmelerinde özerk döneme özgü özellikler ortaya çıkmaya başlamaktadır.
G). OKUMA:
İlkokula başlayan çocuktan beklenti okumayı öğrenmesidir.Ü. Korkmazlar (1995:82-83) okumayı öğrenmenin zor bir iş olduğunu söyler çünkü bu karmaşık bir şifreyi çözmeye benzer. Okumayı öğrenecek çocuğun üç görevi vardır.
* Harfleri öğrenme
* Harflerin karşıladığı sesleri öğrenme
* Harfleri birleştirip sözcüğü okumayı öğrenme
Yaklaşık her sınıfta karşımıza öğrenme güçlüğü çeken çocuklar çıkabilir. Normal zekalı hatta bazen parlak zekalı öğrencilerde de öğrenme güçlüğü görülebilir. Bunun nedeni; dikkatsizlik, aşırı hareketlilik, dalgınlık, eksik ya da yanlış yazma olabilir.
Gesell figürlerini çizemeyen ilkokul çocuğunda okuma yazma sorunları da varsa, o zaman beynin fonksiyon bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkan öğrenme güçlüğünden şüphelenilir.
H. BİLİŞSEL (COGNITIVE) GELİŞİM:
G. Gül (2000:61) 7-12 yaş arasında yer alan ve ilkokul yıllarına denk gelen bu dönemde, ben merkezci konuşma ve düşüncenin önemli ölçüde azaldığını, çocuğun bilişsel güçlüklerin üstesinden gelmeye başladığını söyler.
H. Yavuzer (1987:112-113) somut işlemler döneminde olan çocukta mantıksal düşünme ve sayı, zaman, mekan, boyut, hacim, uzaklık kavramlarının yerleşmeye başladığını söyler. Bu dönemdeki çocuklar korunum ilkesini anlayabilirler çünkü soyut işlemleri tersine döndürebilirler. Piaget somut işlemler dönemindeki çocukların yeni bir dizi kural geliştirdiklerini söyler. “Gruplandırma” adı verilen bu işlem okul çağındaki çocuğun düşünüşünün başlıca özelliğidir. Bundan sınıflama, sıralama,serileme, değişmezlik, sayı, mekan kavramları oluşur.
Sınıfların en yalın mantıksal gruplaması “sınıflar hiyerarşisi” dir. Örneğin çocuk kafasında hayvanları etoburlar ve etobur olmayanlar diye sınıflandırır. Çocuk dokuz yaşına kadar sınıflar arasındaki ilişkileri anlamakta zorluk çeker. Örneğin çiçekler sınıfının altında güller, laleler vardır. Çocuk çiçeklerin öldüğünü bilir ancak güllerin hep aynı kaldığını düşünür. Çünkü bu yaş grubundaki çocuklar için alt sınıflar ayrı bir varlığa sahiptir.
İlişkilerin ikincil gruplaması farklılıkları ifade eden ilişkileri bir araya toplama yeteneğine dayanır. Örneğin beden dersinde çocukların boylarına göre sıraya girmeleri, adlarını alfabetik sıraya koymaları, uzaklık, ağırlık, hacim, alan karşılaştırmaları yapmaları gibi.
Bu yaş grubundaki çocuklar bir şeyi başka şeyin yerine koyabilirler. Örneğin matematikte aynı sonuca değişik yollardan varabilirler.
8=7+1=6+2=4+4
Çocuk nesneleri biçim ve renklerine göre alt sınıflara ayırabilir. Örneğin kırmızı kareler, sarı kareler, mavi kareler gibi. Çocuklar bu şekilde sınıfları çoğaltırlar.
Bunlar tam olarak kavrandığında 4 temel mantık gerçeğini değerlendirebilirler. Bu gerçeklerden en önemlisi ; A B’ye eşitse, B’de C’ye eşitse o zaman A=B sonucunu bulmak için ölçüm yapmaya gerek yoktur.
Bütün bunların yanı sıra duygusal yaşamda da gelişmeler olur. Artık düşündükleri ve merak ettikleri çeşitli becerileri kazanmaya başlarlar. Sözcükleri diledikleri gibi kulluanırlar, yazı yazmayı öğrenirler, istedikleri şeyleri okuyabilirler.
Zihin ve dil açısından bakıldığında ilk ve orta çocukluk dönemi arasında çok büyük farklılıklar vardır. Örneğin 5 yaşındaki bir çocuk için “top” oynanılan birşeydir yani sadece işlevsel bir anlam ifade eder. 8 yaşındaki çocuk için ise topu maddesi, şekli, rengi ve işleviyle tanımlar. Artık sözcük dağarcığı 3000 kelimeyi bulmuştur. Bunların çoğu edat ve sıfattır. Çünkü çocukmsadece olayların ve nesnelerin adlarını değil özelliklerini, farklılıklarını, benzerliklerini de öğrenir. Çocuk önce farklılıkları (6 yaş
, daha sonra benzerlikleri öğrenir (8 yaş
.
I. SOSYAL GELİŞİM:
Çocuk kendini sınıf,arkadaş ve oyun grubunda bulur. Bu, çocuğu grupta faaliyetlere katılmaya, arkadaşlarıyla iletişim kurmaya yönlendirir.
Ü. Korkmazlar(1995: 81-82) okul çocuk için yeni ve karmaşık bir sosyal çevreye girmek, birey olarak toplumda yer almak, dış dünyaya açılmaktır demektedir. Eğer çocuk belli bir bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal olgunluğa erişmişse önemli sorunlar yaşanmaz. Çocuğun kendi yaşına uygun bir öğrenme, anlama, kavrama düzeyine, çocuğun kendi yaşına uygun zihinsel gelişim düzeyine, anne-babadan kopup okula uyacak kadar ruhsal olgunluğa sahip olması gerekir. İlkokula uyum dönemini 2-3 haftada atlatan çocukların tepkileri sağlıklıdır. Bu süre uzarsa orta bir problem var demektir. Bu problem ebeveyn ve öğretmen işbirliği ile ortadan kaldırılabilir. Bazı çocuklarda okul fobisi görülebilir. Okul fobisi oluşmuş çocuklarda okula gitme saatlerinde karın, mide ağrıları, ateş çıkması gibi şeyler gözlemlenebilir.
Çocuğun okulda bir takım hakları va zorunlulukları vardır. Çocuk okula devam etmek, derslerine çalışmak ve okul çalışmalarına katılmak zorundadır.
Akran grupları da çocuğun sosyalleşmesinde çok büyük rol oynar. U. Korkmazlar’ın (1995:81) belrttiğine göre akran grupları bazı ihtiyaçları, örneğin yetişkin denetiminden kaçmak gibi bir isteği karşıladığı için oluşur. Akran grupları 6-12 yaş döneminde gelişir. Bu gruplar seçicidir. Özellikle cinsiyet,yaş ve sosyal statü bu yaşta akran grubuna seçilmede önemli kriterlendendir. G. Gül (2000:131) arkadaşlık grubunun toplumsal örgütü aile ve okuldan çok farklıdır der. Akran grubunun üyeleri hemen hemen aynı yaştadır. Yüzyüze ilişkileri kuvvetlidir. İlgileri gelecekten çok günlük ve anlıktır.
H. Yavuzer (1987:115-116) son çocukluk döneminde görülen toplumsal özellikleri şöyle açıklamaktadır:
Kolay etkilenme; çocuk kendi arzusunun başkaları doğrultusunda olduğuna inanır.
Karşıt görüşte olma; çocuk düşünce ve hareketleriyle diğer çocuklara karşıttır. Kendi akranlarının düşüncelerini kabul ediyorsa erişkinlerin görüşlerine karşı koyar. Bu çocukluk dönemi boyunca devam eder.
Rekabet; orta çocukluk dönemindeki Çete Çağı boyunca rekabet üç biçimde görülür
· Grup üyeleri arasında
· Kendi grupları ile rakip gruplar arasında
· Grupla sosyal kurumlar arasında
Sorumluluk; kalabalık aileden gelen çocuklarda, zorunluluk nedeniyle kendi işlerini yapmak ve kendilerinden küçük kardeşlerine bakmakla yükümlü olduklarından sorumluluk duygularının daha çok geliştiğini göstermektedir. Kendi evlerinde sorumluluk üstlenen çocuklar hem daha başarılı bir uyum göstermekte hem de lider lider rolüne daha uygundurlar.
J. ORTA ÇOCUKLUKTA KRİTİK YAŞLAR:
Yaşamda uygun ve uygun olmayan durumların sürekli ve geri dönülmez sonuçlar yaratabildiği belirli zamanlar vardır. Bazı davranışların ortaya çıkmasında organizmanın karşılaştığı belirli zaman dilimleri içindeki uyarıcıların niteliği ve miktarı gelişimi desteklemekte ya da engelleyebilmektedir. Bazı öğrenmeler için kişinin her yönden en uygun bulduğu ya da bulunamadığı bir hazır bulunuşluk düzeyi vardır. Bunlara kritik dönem ya da zamanlar denir. (Gülbahar Gül 2000:17)
H. Yavuzer (1987:116-11
orta çocukluk döneminde 6 ve 10 yaşların kritik dönemler olduğunu belirtmiştir.
6 YAŞ:
2.5 yaşındayken görülen olumsuz evrelerin belirtileri tekrar görülür. Çocuk dengesiz, kurallara karşı olan, isyankar tutum ve davranışlar gösterir. Tembel ve karasızdır. Gesell çocuğun eylemlerinde çift motivasyondan oluşmuş “iki kutupluluk” tan söz eder. Örneğin çocuk bir an annesini çok severken hemen sonra ondan nefret edebilir.
6 yaş çocuğunun dişleri dökülür, burun ve boğaz hastalıkları sık görülür. Daha çok arkadaşlarıyla ilişki kurduğu için aile ilişkileri zayıflar. Bireysel oyunun yerini grup oyunu alır ve sosyal bilinç artar.
10 YAŞ:
Düzenli, huzurlu, elde edilen bilgilerin çözümlendiği bir evredir. Bu yaş gelişimin dengelendiği altın çağdır. 9 yaşındaki çocuk büyük bir gerginlik içindeyken 10 yaş çocuğu uyum ve hoşgörü içindedir. Bedence, ruhsal ve olgunluk olarak 9 yaşa göre daha gelişmiştir.
Sağlık Durumu ve Bedensel Gelişimi: Daha önceden çok hasta olançocuğun sağlık durumu düzelir. Kızlar erkeklerle aynı boydadırlar ama daha hızlı büyürler, vücut hatları yuvarlaklaşır kalça ve göğüs bölgelerinde yağ birikimleri oluşur. Erkeklerin vücutları daha güçlü bir görünüm kazanır. Çene ve boyun hatlarının yuvarlaklaştığı görülür.
10 yaş çocuğu isteyerek ve devamlı yer. Belirli saatte yatmaya isteksizdirler.duygusal yaşam açısından; hoşgörü ve uym içerisindedirler. Açık sözlü, tarafsız ve kolay anlaşılırlar. Sorunlar üzerinde fazla durmazlar, kendileri haklarında endişeleri yoktur, hayatı olduğu gibi kabul ederler. Öfkenin en az olduğu devredir.Sosyal gelişim açısından; anne, arkadaş ve öğretmenleriyle